Biyoterapi
Bugün kullanılan tıbbi tedavi
yöntemlerinin yanısıra insanlar, birçok sebeplerden dolayı, (örneğin
farmakolojinin aşırılığı), hastalıklarının tedavisi için halk tıbbından
da yararlanma
arayışlarına girmişlerdir. Bunların içinde özellikle elle tedavi (manual
therapy) ve biyoenerji ile tedavi yöntemi, en doğal ve etkili olanıdır.
20. yüzyılın başında Sovyetler Birliğinde, V.İ. Behterev ve diğer bazı
bilim adamları, insanın bir biyoenerji alanına sahip olduğunu fark
etmişler, bu konuda araştırmalar yaparak birçok kitap ve makaleler
yazmışlardır. Başlangıçta başarıyla sürdürülen bütün bu çalışmalar, bir
süre sonra "Marksizm-Leninizm'e uygun olmadığı için" yasaklanmış ve
açılan fakülteler kapatılmıştır. Dolayısıyla uzun bir zaman biyoenerji
ile ilgili hiçbir bilimsel araştırma yapılmamıştır. Hatta basında çıkan
biyolojik alan ve bağlantılı olaylarla ilgili makaleler de alay konusu
olmuştur.
Bugün ise, bilim adamları ve kamuoyu artık biyolojik alanın varlığını
kabul etmektedir. Parapsikoloji ve biyoenerji konularıyla ilgili
çalışmalar dünyanın her tarafında yapılmakta ve sonuçları insanların
yararına sunulmaktadır. Çok eski doğu kültürlerinde halk doktorları,
insan vücudunda "Çİ" adı verilen bir enerjinin varlığını
keşfetmişlerdir. Bir yaşam enerjisi olan "Çİ" nin açıklanması zordur.
Çjen-tsü terapisi uzmanlara göre "Çİ", tüm vücut enerjisinin,
birleşik fonksiyonudur. Bu enerji alanında sinir merkezleriyle ilgili
enerji dağıtım merkezleri de bulunur ki, bunlara "çakra" adı verilir. Bu
çakralar bel kemiği boyunca sıralanmıştır. Bugün belkemiği boyunca
yerleşik enerji merkezlerindeki (çakralardaki) enerji sirkülasyonunu
engelleyen patolojik bozukluklar giderilebilmektedir.
Doğu ve batı parapsikoloji ekollerinde yer alan ve insandaki biyolojik
alan ve onun düzeltilmesi konusunda yapılan çalışmalara gelince:
Günümüzde olağanüstü parapsikolojik olayları (elle tedavi dahil)
açıklayabilen, sonuçlanmış tek bir bilimsel çalışma yoktur. Bugün
dünyada yüzden fazla üniversite kürsüsünde bu olayın araştırması
yapılmaktadır. Modern bilimde ana araştırma dalları şunlardır:
Elektromanyetik, jeofizik ve psikofizik modelleri, elektronik ve
rastlantısal süreçler ile ilgili düşünceler, değişim modelleri, kuantum
mekaniği ve holistik modeller.
Öte yandan doğuya baktığımızda durum farklıdır. Eski yoga felsefesinde
ve Çin tıbbında biyoenerjinin önemi büyüktür. M.Ö.1000 yıllarında
makrokozmos (evren) ve mikrokozmosun (insan, organizma), ilke olarak,
tek bir şemaya göre yaratıldığına ilişkin düşünceler vardır. Bu sistemin
ana hatlarını 5 temel unsur oluşturmaktadır. Bu unsurlar ateş, su,
toprak, ağaç ve metaldir. Bunlar olmadan yaşam mümkün olmaz. Makro ve
mikrokozmosun aktif faaliyetleri sonucu iki güç ortaya çıkmaktadır. Bu
güçlerden biri erkek güç "YANG" ve diğeri dişi güç "YİN" dir. Bu iki
gücün birleşimi dev bir yaratıcılık etkisi (impuls) doğurmuş ve sonuçta
dünyanın ve varlıkların temelini oluşturmuştur.Yapısal birlik, evrensel
cevher "Çİ" aracıyla
gerçekleşmektedir. "Çİ", bir enerji, "yaşam enerjisi" olarak izah
edilebilir. Ve "Çİ" yi tek bir tanımla anlatmak mümkün değildir.
Hint terminolojisinde "Çİ" nin karşılığı, "PRANA" dır. Teozofi ve
antropozofide ise sema veya "semavi cisim"dir. A.İ Kobzev "Çİ" yi şöyle
tanımlıyor: "Çİ" genel, dinamik, ruhsal ve maddi cevherdir. Bu tanım "Çİ"
nin enerjik özelliklerini ortaya koymakta ve doğudaki biyoenerji
kavramının anlaşılmasında büyük rol oynamaktadır. "Çİ" nin bu enerjik
özellikleri, tüm Çin tıbbının ana temelini oluşturmaktadır.
"Çİ" gücünün yanında eski Çinliler dünyanın yaratılmasıyla ilgili bir
ilke daha ortaya çıkardılar. İkilik ilkesi. Bu, ikincil bir ilkedir ve
dünyanın oluşumunun anlaşılmasında önemli bir rol oynamaktadır.
Şematik olarak:
"Çİ" .................enerji-şekil
DAO
"YİN-YANG" ....... sema-toprak
Görüldüğü gibi, varlığın üst düzeylerinde ikilik yasası geçerlidir.
"Enerji-şekil" varlıkların durumunu gösteriyor. "YİN-YANG" ise şekilsiz
enerjik durumlardan ortaya çıkan global, yasal
bağları temsil eder.
"YİN-YANG" burada gerçek, doğal,
harikulade olan olaylardır ve yaşamı bağlayıcı doğa yasalarına uygundur.
Bu ikiliğin her parçası birbirine geçmekte, birbirini koşullandırmakta,
ayrı olamamakta, böylece karşıtlar arasındaki birlik ve savaş
oluşmaktadır. Teklik ve ikilik ilkelerine göre dünyanın oluşumunun
tablosu da ortaya çıkıyor. İnsan da bu tabloda yerini almıştır. Yaşam
enerjisi "Çİ" organizmada engelsiz dolaşır. Bu hareket çok düzenli ve
dengelidir. "Çİ" nin hareketindeki değişiklikler ise hastalık
belirtisidir. Demek ki "Çİ" organizmadaki tüm süreç ve fonksiyonların
dış çevre ile birbirini etkilemesinin başlıca belirleyicisidir. İnsan
vücudundaki yaşam enerjisi "Çİ" nin gerçek adı, "KKKÇİ" dir. Bu enerji
nefes ve gıdanın bir toplamıdır. Bundan dolayı Hindistandaki yogiler ve
Çinliler "Çİ" toplamak için, nefes egzersizlerine çok önem verirler. "Çİ"
vücuttaki tüm süreçleri hızlandırabilir. Örneğin bağırsak tembelliğini "Çİ"
enerjisini toplayarak düzeltebilirsiniz.
Bu arada birçok kitapta "meridyen" terimini de görebilirsiniz. Bizim
için meridyen, "Çİ" enerjisinin vücuttaki geçiş yollarıdır. Bu, ana
meridyende oluşan bir komünikasyon sistemidir. İnsan vücudundaki her ana
meridyen 12 organdan biri tarafından yönetilmektedir. Bunlar
akciğer, kalın bağırsak, mide, dalak, kalp, ince bağırsak, idrar
torbası, böbrek, perikard, safra kesesi ve karaciğer meridyenleridir.
Kaynak: www.minidev.com
|